Empati, diğerlerinin insanların duygularını tanımak ve bunlara uygun olarak karşılık vermektir. Başkalarının bakış açısını ve hislerini anlamayı, bağlantı kurmayı sağlar, farkındalık inşa eder. Empati hayatımızın her alanında işe yarayan, gündelik yaşantımıza ve ilişkilerimize denge getiren bir yetkinliktir. Günümüzde empati ne yazık ki kendini ortaya koyamamak, iddialı olamamak, zayıflık gibi algılanabiliyor. Bu yetkinliğin ne kadar göz ardı edildiği politik kutuplaşmadan ırksal gerilime, iş yerindeki çatışmalardan dünyada savaşlara kadar pek çok alanda kendini gösteriyor. Peki bu konuda ne yapabiliriz?

Empati kurmayı öğrenmek, atacağımız basit adımlarla başlıyor. Arkadaşlarımızla, aynı çalışma ortamını paylaştığımız insanlarla ve hatta tanımadığımız kişilerle bile gündelik olarak deneyimleyebileceğimiz ve pratik yapabileceğimiz bir yetkinlik bu. İşte bu pratiği edinmeniz için bazı ipuçları.

Merakı Alışkanlık Haline Getirin

Yargılamak yerine merak duymak, empati yetkinliğini geliştirmek isteyenler için önemli bir adımdır. Her birimizin dostlarımızı, çalışma arkadaşlarımızı ya da yabancıları ister istemez yargılama, onlara dair varsayımlarda bulunma eğilimimiz vardır. Ancak kendimize merakı bir alışkanlık haline getirmeyi öğretebiliriz. Bu da “gerçekte ne olduğunu bildiğini” düşünmekten, “aslında ne olduğunu merak etmeye” geçmek için aktif bir çaba sarf etmekle mümkündür. Zihinsel değişim hemen göze çarpmasa da bakış açımızı büyük oranda değiştirebilir. Şu durumu değerlendirin:

Olay

Bir süpermarkettesiniz ve sizinle en sevdiğiniz yoğurt arasında küçük bir çocuk ağlama krizi geçiriyor. Anne ise kontrolü kaybetmiş gözüküyor; pek bir şey söylemeden veya yapmadan orada öylece duruyor.

Yargı

“Korkunç bir anne. Şunun çocuklarına bak! Her şeyi yıkıp geçiyorlar, kadın ise hiçbir şey yapmıyor. Bazı insanlar hazır oluncaya kadar çocuk sahibi olmamalı.”

Merak

“Anne çocukları ağlama krizi geçirirken pek bir şey yapıyor gibi gözükmüyor. Merak ediyorum, acaba hayatında neler oluyor? Belki bunalmış, uykusuz, 2 yaş sendromundan yorulmuş ya da ne yapması gerektiğinden emin değil? Belki onu rahatlatacak bir şeyler yapabilirim, alışverişini tamamlamasına yardımcı olmayı teklif edeceğim.”

Merak durumuna geçerek, varsayımda bulunmak yerine kendinize ya da karşınızdakine soru sormayı alışkanlık edinerek empati kurmayı pratik edebilir, zamanla bunu bir refleks haline getirecek kadar geliştirebilirsiniz.

Daha empatik mi olmak istiyorsunuz? Merakı deneyin – yargılar ile soruları yer değiştirin.

Ağınızı Genişletin

Empati, özellikle tanımadığımız insanlara duyulan empati, bizden farklı kişilerle vakit geçirmekle başlar. Araştırmalar farklı çevrelerden ve kökenlerden insanlar ile kurulan daha fazla temasın onlara duyduğumuz empatiyi nörolojik düzeyde arttırdığını gösteriyor. Bu yüzden empatinizi geliştirmek istiyorsanız, ağınızı genişletin.

Queensland Üniversitesi’nde gerçekleştirilen harika bir çalışmada psikolog Yuan Cao ve arkadaşları, insanlara duyduğumuz empatinin onları acı çekerken gördüğümüzde daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Bir çalışmada 23 Çinli göçmene bir kısmı Çinli, bir kısmı Avrupa kökenli aktörlerin yer aldığı videolar izletiliyor. Bu videolarda aktörlerin yüzlerine bir şey enjekte ediliyor ve acı çekiyormuş gibi rol yapıyorlar. Katılımcılar videoyu izlerken fonksiyonel MR yoluyla beyinleri izleniyor. Çinli göçmenlerin, Çinli aktörlerin yer aldığı videolara verdikleri tepkinin Avrupalı aktörlere kıyasla çok daha yoğun olduğu ortaya çıkıyor. Ancak hayatında daha fazla Avrupa kökenli insan olan Çinlilerin, sıklıkla kendi ülkelerinden insanlarla bir arada olan Çinlilere göre, Avrupa kökenlilerle de daha fazla empati yapabildiği gözlemlendi.

Tüm bu bulgular, empatiyi geliştirmenin en basit adımının daha fazla insanla, özellikle türlü açılardan sizden farklı insanlarla etkileşim kurmak olduğunu gösteriyor. Sizden farklı düşünen veya hisseden insanlarla vakit geçirip ağınızı genişlettikçe, daha fazla düşünce ve duygu ile karşı karşıya kalarak farklı durumlara ve hislere nasıl karşılık vereceğinizi pratik etme şansını yakalayabilirsiniz.

İyi Bir Kitabın İçinde Kaybolun

Ama herhangi bir kitap değil. Özellikle edebi kurgu okumanın empatiyi geliştirdiği görülmüştür. New York’taki The New School’da Sosyal Psikolog olan Emanuele Castano tarafından yönetilen etkileyici bir  çalışmada katılımcılar okuyacakları kitapların türlerine göre farklı okuma gruplarına ayrılmışlardır. Bir grup popüler kurgu, diğeri edebi kurgu, bir grup kurgu olmayan düz yazı okumuş, son grup ise hiçbir şey okumamıştır. Daha sonra her gruptan katılımcılara bir test uygulanmış ve diğer insanların duygularını anlama ve yorumlama yetenekleri ölçülmüştür.

Bulgular dikkate değer olmuştur. Katılımcılar hiçbir şey okumadıklarında veya popüler kurgu ya da düz yazı okuduklarında, sonuçlarında etkileyici bir şey bulunamamıştır. Ama edebi kurgu okuyan grubun empati kurma yeteneklerinde büyük artış görülmüştür. Bu nasıl olabilir?

Edebi kurgu kitapları sıklıkla karakterlerin psikolojik karmaşıklığını inceler. Bu ilginç, karışık karakterler hikayeyi yönlendirirken biz okuyucular da duygusal olarak onların arzu ve motivasyonlarına dahil oluruz. Karakterlerin iç hayatları basitçe dışa vurulmaz, dikkatli bir okuma ile derin bir keşif yapmanızı ve karakterin zihninin katmanlarına, düşünce biçimine ve hissettiklerine şahir olmanızı sağlar.

Söz konusu empatiyi geliştirmek olunca, kurgu karakterler üzerinde çalışmak son derece etkili! Buradaki olasılıkları hayal edin. Göçmen bir aile ile zaman geçirme veya savaş şehri Musul’da yaşayan biri ile konuşma şansına sahip olamayabilirsiniz… Ancak bu onlara duyduğunuz empatiyi aktif olarak geliştiremeyeceğiniz anlamına gelmez. Edebi kurgu kanalı ile empatiyi global olarak deneyimleyebiliriz. Bu, karmaşık, global olan bir dünyada oldukça faydalı hatta gerekli.

Başka Bir Dil Öğrenin

Veya en azından çocuklarınızın öğrenmesini sağlayın.

Chicago Üniversitesi’nde yapılan araştırmaların bulgularına göre çift dilli, hatta başka bir dil ile yalnızca tanışmış olanlar çocuklar, diğer insanların bakış açılarını anlama, yani temelde empati kurabilme konusunda diğer çocuklardan daha gelişmiş bir beceri gösterdiler.

Bir çalışmada 4 ila 6 yaş arasındaki çocukların farklı boylardaki arabaları hareket ettirmeleri istendi. Bir masanın üzerinde küçük, orta ve büyük boylarda 3 araba vardı. Çocuklar masanın bir tarafında duruyor ve diğer tüm arabaları görebiliyorlardı. Ancak onların tam karşısında oturan bir yetişkin küçük arabayı göremeyecek pozisyondaydı ve çocuklar yetişkinin sadece orta ve büyük boy arabayı görebildiğini görüyorlardı. Yetişkinler çocuklara her “Küçük bir araba görüyorum, onu bana getirebilir misin?” dediklerinde çift dil konuşan ya da ikinci bir dil ile tanışmış olan çocuklar orta boy arabayı hareket ettiriyorlardı (yetişkinlerin görebileceği en küçük araba). Yetişkinlerin bakış açısını fark ederek buna uygun hareket etme konusunda daha büyük bir yetenekleri vardı.

Peki bunun başka bir dil öğrenmeyle ne ilgisi var? Cornell Üniversitesi’nde insan gelişimi ve psikoloji profesörü olan Katherine Kinzler’in teorisine göre, iki dilin konuşulduğu evlerde büyümek, çocuklara zengin bir sosyal tecrübe sağlamaktadır. Bu evlerde çocuklar kimin hangi dili kiminle, ne zaman ve nerede konuştuğunu çözmek ile kimin neyi anladığını keşfetmeye mecbur kalmaktadırlar. Bu da hayatları içerisinde diğerlerinin bakış açısını da anlayabilmek gibi büyük bir yeteneğe dönüşmektedir. İyi, değil mi?

Birine Nasıl Olduğunu Sorun

Sorun ve durup onları gerçekten dinleyin. Burada kastettiğim, birden fazla duyu ile dinlemek. Kişilerin söylediklerinin yanı sıra vücut dillerine, yüz ifadelerine ve genel tutumlarına da dikkat edin. Bunu marketteki kasiyer ile, kahvenizi hazırlayan kişiyle veya en yakın arkadaşınız ile deneyimleyin. Hepimizin otomatik pilottaki etkileşimler içinden çıkmaya ve bir nefes almaya ihtiyacı var. İnsanlar ile bağlantı kurma konusunda aktif olarak çalışmak istiyorsanız; bunu günde en az 1 sefer deneyin. Soruyu daha da içten sorun ki insanlar sizin gerçekten onların ne hissettiğini bilmek istediğinizi, hızlı ve otomatik bir “İyiyim” cevabını aramadığınızı bilsinler. Sorunuzda yaratacağınız çok küçük bir değişim, insanların onlara verdiğiniz değeri anlamalarına yetebilir.

Sempati, diğerlerine karşı şefkat hissetmek anlamına gelir; empati ise diğerlerinin duygularını anlama hatta hissetme yeteneğidir. Daha derin ve kişiseldir. Birine nasıl olduğu sorusunu öyle bir yoldan sorun ki, gerçekten derin ve kişisel bir yanıt istediğiniz anlaşılsın.

Empatinizi geliştirmek için yararlanabileceğiniz, araştırmaların desteklediği 5 somut adımı sizlerle paylaştık. İlişkilerimizde böylesi önem taşıyan bu önemli beceriyi geliştirmek için, empati eğitimlerimizi sizlere sunuyoruz. https://www.hayatinritmi.com.tr/egitim/tr/empati-yetkinligi-gelistirme sayfasını ziyaret ederek veya [email protected] e-posta adresinden bizimle iletişime geçerek eğitimler hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz.

İlgili Bloglarımız

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir